M E H M E T D U R A K
  Şanlıurfa Ağzı
 

URFA AĞZI

Şanlıurfa'nın,  Güneydoğu Anadolu Bölgesinin diğer illerinden farklı, kendine has ayrı bir dil özelliği vardır. Kentin eski kavşak yollarının üzerinde olması; ticaretim, ziraatini, san'atını etkilediği gibi dilini de etkilemiştir. Yüzyıllar boyunca devam eden kültür haraketleri dile değişik bir zenginlik kazandırmıştır. Çeşitli coğrafi değişimler ve tarihi kaynaşmalar ana dilde bazı farklılıklar ortaya çıkarmışsa da, kelimeler genel yapışı itibariyle Türkçe'nin Azeri lehçesine yakınlık gösterir.

Urfa ağzında Türk dilinin esas gramer kuralları hakimdir. Büyük ses uyumu yaygındır. İsim ve sıfatlardaki ilk hecelerin sesli harfleri kalınsa, diğer hecelerdeki de kalın, ince ise diğerleri de incedir. Alma, havla, zalim, zulüm, bayaz, dellek (Elma, helva, zalim, zulüm, beyaz, tellak) gibi kelimeler birer örnek teşkil ederler.

Fiillerdeki (mek, mak) mastar ekleri ister kalın, ister ince olsun Urfa ağzında (mah) olarak yerleşmiştir. Gelmah, getmah, yatmah, kahmah (gelmek, gitmek, yatmak, kalkmak) gibi..

Bunlardan başka Urfa ağzını simgeleyen bazı hususları da şöyle sıralayabiliriz;

Ci ve cü ekleri

çi, cı; demirci (demirci), kömürcü (kömürcü), kahveci (kahveci) olur.

Cu eki çı; kuyumcu (kuyimçı), oduncu (odmçı) şeklinde söylenir.

Bazı kelimelerin başındaki (b) harfi (p) olarak okunur. Bozuk (pozıh), bakır (pakır) gibi. (d) harfi (t) şeklinde söylenir. Dükkan (tüken), döken (töken), diken (tiken) v.s.

Bazen baştaki (p) harfi (b) gibi değerlenir. Pişen (bişen), poyraz (boyraz), patlıcan (balcan) v.s.

Genel yazı dilinin yalnızca ikinci tekil (n) sesleri (y) sesine dönüşür. Baban (babay), amcan (amcayemmiy), yengen (yengey). (g) sesi kelime başlarında (k) gibi okunur. Gömlek (köynek), gölge (kölge), keçi (geçi), kişi (gişi) şekline dönüşür.

Kelime başlarındaki (y) sesi çoğu zaman düşer. Yüksek (üskek), yürek (ürek), yüzük (üzik), yüzen (üzen) v.s.

Sessiz harfler arasında yer değiştirmeler de olur. Ekşi (eşki)/ağrı (argı), sofra (sırfa), çıplak (çılpah) v.s.

Aynı zamanda folklor zenginliğimizin de bir ifadesi olan Urfa ağzı ile söylenmiş bazı kelimeleri hatırlatalım:

Ağbatı: Dansı

Arahçın: Takke, külah

Behteniz: Maydanoz

Bayah: Demin, biraz önce

Bibi: Hala

Buruk: Yüz örtüşü

Cemel: Duvar

Çındır: Sinir

Çizo: Zayıf, sıska, kısa

Çörten: Yağmur oluğu

Deleme: Topaç

Gedemeç: Eşik, papuçluk

Hapan: Çok acıkmış

Harhut: Bozuk

Has: Marul

Kabala: Götürü

Kerip: Yabancı, yerli değil

Kınifir: Karanfil

Mibar: Turfanda

Pehkem: Kuvvetli

Sapkana: Hiçbir zaman, şimdiye kadar

Serinç: Sarnıç

Sıyrınçah: Kaygan

Suhra: Angarya

Taka: Pencere

Teberik: Hatıra eşya

Tetirbe: Çıkmaz sokak

Tırefe: Alıngan

Üsküre: Büyük tas

Yanfirı: Eğri, çarpık

Zahar: Galiba

Zerzembe: Kiler

Zuvah:Sokak

 

URFA AĞZINDA ÖLÇÜ KAVRAMI
 

Şanlıurfa ağzında, eskiden olduğu gibi günümüzde de geçerli resmi ölçü birimlerinin yanında, değerlerini ancak kullanan halkın bildiği bir takım ölçüler de vardır. Bu ölçü birimleri zamana uygun olarak değişiklikler göstermektedir. Fakat günlük hayatta kullanılması ve halk bilgisi olarak ele aldığımızda bunların tarihi gelişim içindeki yerleri önem taşımaktadır.

Çeşitli bölümlerde sıralanması mümkün olan, ölçü birimi olarak kullanılan kelimelerin bir kısmı eskiden resmi ölçüler olarak kullanılmıştır. Bugün bunların yerlerim, çoğu batıdan ve diğer dillerden gelenler almıştır. Fakat yine de halkın dilinde bir kısmı yaşamaktadır. Bu kelimeler eskisi gibi bir birim olarak kullanılmasa bile, bazı deyim, atasözü, mani ve türkülerimizde yerinde durmaktadır. Harmanlar kilelendi Timinler silelendi Sen benden ayrılalı Benzime kül elendi "manisinde olduğu gibi." Türkçe olanların yanında yabancı dillerden de halkın diline geçmiş ölçü birimleri vardır. Arapça, Farsça ve diğer yabancı dillerden bizim dilimize geçmiş olanlar değişikliğe uğramış ve halk dilinde kullanılarak Türkçe'mize girmiştir. Bu bölümde bunlardan kendi yöremizde kullanılan sözcüklerden bir bölüm alınmıştır. Ayrıca bizde ve diğer yörelerde de kullanılan kelimeler de vardır.

Bu derlenen ölçü birimlerini Genel  Uzunluk  Alan  Ağırlık Miktar  Zaman Vak'ıt gibi bölümlere de ayırmak mümkündür. Bu ölçüler bazen kesin ve belli bir birimi vermeyebilirler. Bugün için tespit edilebilenlerden bir bölümünü belirtmenin halk bilimi açısından yararlı olacağı kanaatindeyiz.

 

urfa ağzında GENEL ÖLÇÜ

Çıkın : Ufak bohça. "Kör çıkın." U, De. De.

Çındır: Etin sinir kısmı, elastiki. "Çındır gibi."

Değirmi: Yuvarlak, daire ."Değirmi yüzlü."

Dolam: Defa, çevrilme durumu. "Kapıyı kaç dolam kitledin?"

Ebra: Dara, saf ağırlık.

Mangır: Bakır sikke, bir akçenin dörtte biri.

Metelik: On para olarak değeri olan ayarı bozuk rayicin yarım kuruşluk parası.

Posta: Defa, kez, kere. "Kaç posta gitti."

Perk: Sert katı."Yoğurt çok perk olmış."

Serinç: Sarnıç, su biriken geniş kuyu. "Serinç gibi yer."

Tokkaç: Çamaşır yıkarken vurmak için yapılmış saplı tahta alet. "Eli kolu tokkaç gibi."

Tay: 1. Yük dengi 2. Dolu küfe 3. Eş, akran.

Toklı: Bir yaşında erkek kuzu.

Zebelleh: iri cüsseli, kaba adam . "Zebelleh gibi adam."

 

MİKTAR ÖLÇÜSÜ

Ağız: Defa, kez, kere ."Bir ağız su."

Avurd: Yanakla alt çene arasındaki boşluk. "Avurdını doldura doldura yedi."

Buhça: Büyük çıkın, uçları bir yere getirilmiş dört köşe bir sargı.

Baş:   insan, hayvan, kimi nesnelerin sayımında tane, dilim. "Bir baş peynir."

Böğcik Kadar: Böcek büyüklüğünde, küçük nesne.

Beşli: Büyükçe, iri. "Çok beşli bir koyun."

Camhana: Büyük gömme dolap ."Bir camhana yatak."

Cole: Yavru, köpek yavrusu. "Cole kadar olmuş."

Cücik: Palaz, küçük, ufak. "Cücik kadar kafa."

Curin: Taştan oyma sabit su kabı, yalak . "Karın değil cunn." U. De. De.

Çanah: Bir çeşit yassı kabın alacağı nesne. "iki çanah pilav getir."

Çenem:  Bir defada çiğnenecek kadar bir nesne. "Bi çenem sakız." U. De. De.

Çitmik: Bir üzüm salkımının ayrıldığı küçük kollarından her biri, ufak salkımlar. "Bi çitmik kadar."

Çömçe: İçi çukur büyük kaşık. "Deve çömçe ile suvarılmaz." U. De. At.

Çimdik: Tutam, iki parmak ucuyla tutulacak miktar. "Bir çimdik tuz."

Çirtik: El parmakları arasına sıkıştırılabilecek miktar.

Çizo: Sıska, kıssa, zayıf. "Çizo kalmış." Çüt: İki adet, çift.

Dibek: İçinde bazı şeylerin dövüldüğü çukur kap. "Dibek doluşu kadardı."

Deleme: 1. Peynir tekerleği. 2.Topaç . "Kaç deleme peynir aldın?"

Dadımlıh: Bir yiyeceğin tadına bakılacak kadar küçük miktar.

Dam: Ev veya odanın alabileceği nesne,. "Bir • dam doluşu saman."

Diş: Diş büyüklüğünde nesneler. "Bir diş sarımsak."

Doyumlıh: Doyacak miktarda yemek.

Ferik: Küçük, taze.

Gülle: Yumurtadan küçük yuvarlak nesne. "Bir gülle kadar büyüklü.

Halbır: Daire şeklinde, tahta kenarlı tabanı örgülü kabın alabileceği nesne, "iki halbır saman."

Hatra: Defa, kez, sefer, "iki hatra kadar taşıyabildim."

Hırhana: Bir sürü, fazla kalabalık. "Bir hırhana gelmişler."

Haşa: Büyük çuval. "İki haşa buğday geldi."

içim: Bir defa da içilecek nesne. "Bir içim su."

ifah: Ufak, küçük, "ifah olsın."

Küp: içine su, yağ gibi sıvı maddeler konulan çeşitli ebatlarda topraktan yapılmış kab.

Kirlik: Ufak parça.

Kazan: Geniş ve çukur, büyüklükleri değişik bakır veya madeni kap. "Bir kazan yemek hazırlanmıştı."

Keşkül: Seyyah dervişlerin içerisine su, yemek koydukları sefertası ödevini gören kap.

Kese: Para konulan, ağzı büzülen kese. "Bir kese altın verdiler."

Kırat: Bir tahıl ölçüşü, bir kilenin sekizde biri, timinin dörtte biri.

Kucah: Kucaklanacak miktar, kucak doluşu.

Külah: Huni biçiminde kağıttan kap. "Bir külah şeker."

Külek: Tahtadan yapılan, yarım fıçı biçiminde kulplu su kovası, sütün sağıldığı kova. "Yarım külek süt." "Bir köme tavuk."

Küp: Kulpsuz ağzı dar karınlı büyük toprak kap. "Bir küp yağ aldım."

Lenger: Büyük, yayvan bakır kap ."Üç lenger pilav geldi."

Leğen: Kenarlı geniş kap. "Bir leğen doluşu köfte."

Loğ: Ufak taş silindir. "Loğ gibi olmuş."

Marhama: Büyük mendil ve bunun alacağı kadar nesne. "Bir marhama dolusu badem."

Nehit: Büyük kesme taş. "Bir nehit büyüklüğündeydi."

Ölbe: içine, katı ve sıvı nesne konan kap.

Sitil: Madeni, kulplu taşınır kap. "Bir sitil su."

Sağım: Sağma işinde kere, kez. "Koyunlar kaç sağım sağıldı."

Sahan: Madeni yayvan kap. "Bir sahan ödünç un aldım."

Sele: Kulplu büyük sepet. "Bir sele ekmek."

Sile: Ağzı ağzına, dopdolu. "Tencere sile olmuştu."

Sıhım: Bir avuç sıkımı kadar nesne. "Bir sıkım köfte."

Teşt: Madeni geniş çamaşır leğeni, ."Bir teşt unum var."

Tas: Madeni su bardağı, maşrapası. "Bir tas yağ."

Taylık: Sebze ve meyve konulan büyük sepet. "Bir taylık üzüm."

Tepeleme: Tepe teşkil edecek kadar doldurulmuş. "Tepeleme olsun."

Tike: Parça. "Bir tike et."

Topah: Toparlak, yuvarlak, yumru kadar küme. "Bir taparı olsun."

Tuluk:  Koyun, keçi ve sığır derisinden yapılan içine sıvı nesne konan kap. "Bir tuluk yağ."

Urubiye: Çeyrek altın.

Urup: Dörtte bir çeyrek. "Urup ekmek."

Üsküre: Büyük, çorba veya ayran tası. "Bir üsküre yoğurt."

Yuvalah: Cevizden küçük yuvarlak köfte."Yuvallah büyüklüğündeydi."

Yarıbayarı: Eşit miktarda.

Zırnık: Çok az. "Zırnık bile vermem."

 

UZUNLUK YÜKSEKLİK ÖLÇÜSÜ

Arşın: Dirsekten orta parmağın ucuna kadar olan uzunluk.

Boğım: 2 cm. civarında bölüm. "Bir boğımlık boru."

Çırpı: Ağaçlardan, bilhassa üzüm kütüklerinden kesilen ve kurutulan ince dallar. "Çırpı gibi boyu var."

Dördü Bi Para: Çivinin boyu için kullanılır.

Firdolayı: Çepeçevre.

Kuttik: Kısa. "Kuttik boylu."

 

AĞIRLIK ÖLÇÜSÜ

Batman: Sekiz okkadan iki okkaya kadar değişen bir ölçü, kantarın 30'da biri 8 kg.lık bir ölçü. "Ağır ol ki batman dögesen." U. De. At.

Barmil: Fıçı, bir tonun üçte bir.

Dirhem:   Okkanın dört yüzde biri, ağırlığı 3.207 grama eşittir.

Kırat : Altın ve gümüş tartılarında bir ölçü. Altın için 0,176, gümüş için 0,186 gr. Bir dirhemin onikide biri.

Mıskal: Zamana ve yerine göre ağırlığı değişmekte olan bir buçuk dirhem ya da 24 kırataeşit bir ağırlık birimi.

Dkka: Dörtyüz dirhem tutarında.

Timin: 23 kg.lık bir ölçü birimi.

 

ZAMAN ÖLÇÜSÜ

Bayan: Biraz önce. "Bayahtan uğramıştı."

Bıldır: Geçen yıl "Bıldır bi dam yanmış bi yıl kohisı çıkmış." U. De. De.

ikigöz Arasında: iki kez bakmadan geçen süre, bir saniye gibi.

Kuşluk Vakti: Tan ağarmadan önce.

Lehse: An, bir an.

Nefes: Bir solukluk zaman . "Bir nefeslik süre vardı"

Sigara İçimi: Bir sigara içinceye kadar geçen zaman. "Bir sigara içimi kadar bekledim."

 

ALAN ÖLÇÜSÜ

Bazlamaç:  Orta büyüklükte ev ekmeği "Bazlamaç kadar di."

Baran: Bağda kütük, bostanda fidelik sırası. "Beş baran bağ aldım."

Evlek: Dönümün dörtte biri, tarlaya tohum ekmek için saban iziyle bölünen parçalardan her biri, bahçelerde sebze ve benzerlerini dikmek için ayrılan bölümlerden her biri.

Gedemeç: Eski evlerde, odanın ilk girişinde ayrılan yer, yaklaşık 2 ila 8 m2 lik bir yer. "Bize gedemeç kadar bir yer bırakmışlar."

Maşara: Bağ ve bahçelerde sebze ekmek için ayrılan küçük bölümler. "On maşara domates etmişler."

Sini: İnce kenarlı, geniş madeni kap. "Sini büyüklüğünde vardı."

 

Kısaltmalar

(U.De. Ma.) Urfa'dan Derlenmiş Maniler.

(U.De.De.) Urfa'dan Derlenmiş Deyimler.

(U.De. At.) Urfa'dan Derlenmiş Atasözü.

 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol